Somon DNA Uygulaması

Somon DNA Uygulaması - Doç. Dr. Yasin Peker

Çevresel ve kişisel faktörlerin etkisi ile cildimiz yıpranıyor, kırışıyor ve matlaşıyor. Bu sorunlardan kurtulabilmek için derimizde azalan maddeleri yerine koymak gerekiyor. Hyaluronik asit  ve somon balığının spermlerinden elde edilen DNA moleküllerinin cilde verilmesi ile ciltte yenilenme sağlanmaktadır.  Cildi canlandırıcı etkisinin hızlı görülmesi nedeniyle popüler anti-aging yöntemlerindedir. Yaygın olarak gençlik aşısı adıyla da bilinmektedir.

Tek başına uygulanabildiği gibi dolgu, ip uygulamaları, altın iğne uygulamaları ile kombine uygulanabilmektedir.

Somon DNA’nın  Faydaları Nelerdir?

Somon DNA’nın  bilinen üç yararı vardır. Bunlardan ilki deriyi nemlendirmesidir. İçinde bulunan hyaluronik asit çok yoğun nemlendirme özelliğine sahiptir.

İkinci yararı ise cildi aydınlık, parlak, ışıltılı hale getirmesidir. Bunu içeriğindeki yoğun mineral, nükleotid, vitaminler, aminoasit ve inorganik tuzlar sayesinde yapar.

Bilinen en önemli yararı ise,  kollagen yapımını uyarmasıdır. Kollagen yapımı için ciltte DNA moleküllerinin olması gerekir. Somon DNA sının yapısı insan DNA sına çok benzediği için ciltte kolagen sentezi için hammadde görevi görmektedir. Bu sayede kollagen sentezi hızla uyarılarak kısa sürede  cilde sıkılaşma olur ve deri daha dolgun görünüm kazanır.

Somon DNA Kimlere Uygulanabilir?

Özellikle çevresel etkenler nedeni ile nemini kaybetmiş, sarkmaya eğilimli, hassas ciltlere önerilir. İnce çizgilenmesi olan kişilerde yaşlanma karşıtı uygulama olarak bu uygulamadan çok fayda görür. Güneşe fazla maruz kalan, cildi kuru olan, sigara ve/veya alkol tüketen, yoğun yaşam koşulları ile cildine yeterli bakım yapamayan kişiler için somon DNA uygulaması idealdir.

Somon DNA gençlik aşısı, genel olarak herkese uygulanabilecek olan bir işlemdir.

Somon DNA Hangi Bölgelere Uygulanır?

Yüz, boyun, dekolte, eller ve vücuttaki çatlaklara uygulanabilir.

Somon DNA Kimlere Uygulanamaz?

Damar tıkanıklığı, kan ve pıhtılaşma sorunu olan kişilere, diyabet hastalarına, hamile ve emzirenlere yapılması tedbir olarak önerilmemektedir.